XVIII. YÜZYIL RAKKA SÜRGÜNÜ
Anadolu’da Moğol İstilası, Babai, Kalenderi, Safevi Türkmenleri ve Celali Ayaklanmaları gibi büyük siyasi olaylar meydana gelmişti. Yüzyıllarca süren bu olayların sancısı giderilememiş hükümetlerle ahali arasında kırgınlık oluşmuş, bu kırgınlık, kızgınlık zamanla da kavgalara dönüşerek sürmüştü. Bu olayların merkezi olan “Çorum, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Çankırı” yöresinde yaşayan ahali bu kızgın ve kavgalılar arasındaydı.
Siyasi olaylar bu şekilde iken, Anadolu’da yaşayan Türkmen ahalinin bir kısmı yerleşik hayatta yaşayıp, yerleşikliğin gerekliliğini yerine getirirken, bir kısmı da konar-göçer yaşamakta ve kışı kışlağında, güneyde, yazı da Orta Anadolu’nun verimli yaylaklarında geçirmekteydiler. Bunlardan bazıları bağlı aşiretleri etrafında toplanıp, güç birliği yapmışlar iken, bazıları da diğer aşiretlerle birliktelik kurup, cemaatler etrafında toplanarak toplumsal yaşamlarını sürdürmekteydiler.
Osmanlı hükümetleri bu kızgın ve kavgalı vatandaşlarıyla istenildiği gibi kaynaşamıyor, konar-göçer aşiretlerin yerini bulup ta asker, vergi gibi zorunlu hizmetlerini alamıyor, Anadolu’da atıl duruma düşmüş binlerce dönüm verimli araziyi ekip, biçtirerek ekonomiye kazandıramıyor ve konar-göçer aşiretlerin yaylak-kışlaklarına giderken yerleşik halde yaşayan ahaliye verdiği zararları önleyemiyordu.
Bu sorunların halli ve Anadolu’da oluşmuş otorite boşluğunu gidermek için, XVII. Yüzyılın sonlarına doğru kapsamlı bir iskân politikası belirlemiş ve bu haldeki aşiretlerin önemli bir kısmını başta Rakka (Urfa, Antep, Suriye) olmak üzere, Kıbrıs Adası ve Anadolu’nun değişik yerlerine iskanlarına karar verilmişti.
İskân bölgeleri belirlenip, aşiretlerin hayvanlarını otlatacağı boş durumda bulunan otlu meralar, sulu bölgeler tespit edilmiş ve bu aşiretler kafileler halinde belirlenen iskan bölgelerine gönderilmişti.
Yüzyıl sürdüğü belirtilen bu zorunlu iskana, başka bir ifadeyle tehcire 84 000 çadır-hane Türkmen ahalinin dahil edildiğini zamanın ünlü ozanı ve Çorum İli, Sungurlu İlçesi eski adı Oraf, yeni adı Çayyaka Köylü “Dedemoğlu” nun günümüze ulaşmış şiir dizelerinden anlaşılmaktadır.
Çıktık Horasan’dan sökün eyledik
Düşürdüler bizi tozlu yollara
Omuzlarda parlıyor uzun şelveler
Aşırdılar bizi karlı dağlara
* * *
Bölük bölük oldu yüklendi göçler
Atlaydı yaşlılar yayadı gençler
Başımıza geldi olmadık işler
Düşürdüler bizi görülmedik ellere
* * *
Gehi konduk gehi göçtük yollardan
Bilip bilmediğim yaban ellerden
Kerbela çölünden ıssız dağlardan
Bizden sonra bir ad kalsın dillere
* * *
Oradan geçirdi sürdü Colaba
Seksen dört bin hane gelmez hesaba
Deve koyun çoktur kalaba
Susuz hayvan inileşir çöllerde...
A- SÜRGÜNE DAHİL EDİLEN AŞİRETLER:
İlbeyli, Tacirli, İnallı, Cerid, Yabaltın, Köçekli, Harbendeli, Badılı, Çimkanlı, Arsuvanlı, Hacıkırlı, Osmanlı, Budak, Bayındır, Ulaşlı, Torunlar, Abdal, Haydarlı, Güneşli, Şarklı, Lek-vanik (Çorum kürdü), Beğmüşlü, Cumalı, Şeyhli, Döğerli, Sencen, Kadirli, Karacalı, Barak, Araplı, Çağırganlı, Musahacılı-beyli, Kabasakal, Çecelü, Tat-lu, Acurlu, Güne, Çepni, Kılıçlı, Kazlu, Tuğlu, Elçi, Kubaş, İzzettünlü, Köçeklü, Avşar, Anterli, Ömerlü, Karaca, Şereflü, Kılıçbeyli, Alibeyli, Silsüpür, Dokuz-Topuz, Mamalı, Şarıklı, Kızıllı, Sarılı, Nefesli, Turgutlu, Kafirkıran, Ali Genam, Arifegazili, Kırık, Biçili, Keller, Yakuplu, Salmanfakılı, Çarıklı, Peçeli Aşiretleri” nin bu zorunlu iskana katıldıkları ve Colap Nehri, Behil Nehri, Çitili Nahiyesi, Hişe-bend Nehri, Ebu Rakka Nehri, Dabbe Nehri, Telsenim Nehri, El-As Nehri, Remman Nehri, Huneyze Nehri, Debs Ali Atiyik Nehri, Cedid Nehri, Sacur Nehri, Behil Nehri civarlarına yerleştirildikleri belirtilmektedir.
B- YERLEŞTİRİLDİKLERİ YERLER:
İlbeyli Aşireti: 1693 yılında 1481 çift, 1038 neferiyle birlikte Halep, Antep-Kilis arasında bulunan “Sacur Nehri” civarına.
Tacirli, İnallı Aşiretleri: 1716 Yılında bu aşiretlere mensup 150 hane ile “Harran Nahiyesi” ne.
Cerid, Yabaltın, Köçekli, Harbendeli, Badılı, Çimkanlı, Arsuvanlı, Hacıkırlı, Osmanlı Aşiretleri: 1764 çift, 1246 vergiye tabi neferi ile “Harran Nahiyesi” ne.
Budak, Ulaşlı, Torunlar, Abdal, Haydarlı, Bayındır, Güneşli, Şarklı Aşiretleri: Zamanın ünlü ozanı Dedemoğlu’nun ağıtından anlaşıldığı gibi;
Toplandık aşiret geldik Colap’a
Baş bend Firuz Beğ’in değil mi?
Emretti beğler konduk yanyana
Hacı Ali’nin yurdu Seylan Değil mi?
* * *
Ondan aşağı Budak düzüldü
Bend sahibi ismi ismine yazıldı
Orda Berk Ağa’nın keyfi bozuldu
Torunların yurdu Şirvan değil mi?
* * *
Yurd verildi Ulaş’ın beyine
Oda kondu Berk Ağa’nın sağına
Firkat geldi Ağcakale Dağına
Bayındır’ın yurdu Goncan Değil mi?
* * *
Dedemoğlu, Haymaların kurulsun
Çekilsin bayraklar mehter vurulsun
Döğülsün kahfen harbin çağrılsın
Abdalların yurdu ören değil mi?”
Colap, Seylan, Şirvan, Akçakale, Goncan ve Ören’e iskanları yapılmıştır.
Colap’a iskân edilen bazı aşiretlerin başında Firuz Bey, oğlu Şahin Bey, kardeşi Kenan Bey ve Kurt Bey bulunmaktaydı. Firuz Beyin “Bu fena yerlerde durulmaz” diyerek aşireti ile İran’a göç ettiğini;
Seherden avazın bağrımı deler
Durnanın kanadı köz gibi yanar
Kaldırmış kanadın yavru baş sunar
Firuz Bey Acem’e gitti durnalar
* * *
Yedi atlı ile bindik Allah emanet
Yetmiş bin Evliya eylesin himmet
Yurdumu beklesin oğlum Muhammed
Firuz Bey Acem’e gitti durnalar
* * *
Çağrısı çağrısı yayladan inin
İnin Aynı Elize bir semah dönün
Beğden izin oldu koruya konun
Firuz Beğ Acem’e gitti durnalar.
* * *
Benden Selam eyle Hazna hatuna
Çıkarsın alları kara bağlasın
Küçükoğlu ile gönül eğlesin
Firuz Beğ Acem’e gitti durnalar.
Bu şiir dizelerle aktarılmaktadır.
Lek-vanik (Çorum kürdü) Aşireti: Bu aşirete mensup bazı taifelerin “Behil Nehri“ bölgesine, burada yer kalmadığı için kalan 624 çift ve buna bağlı 466 neferle “Çitili Nahiyesi” ne yerleştirildiği belirtilmektedir.
Beğmüşlü ile Cumalı Aşireti: “Hişe Nehri” bölgesine yerleştirildiği bilgisi aktarılmaktadır.
Şeyhli, Döğerli, Sencen Aşiretleri: “Ebu Rakka Nehri” çevresine, ayrıca, Şeyhli Aşiretine bağlı bazı taifelerin “Tel Semin Nehri” civarına yerleştirildiği belirtilmektedir.
Döğer Boyu ile Karacalı Aşireti: Bu aşiretlere bağlı bazı oymakların, “Telsenim Nehri” çevresine yerleştirildiği belirtilmektedir.
Kadirli Oymağı: “El-As Nehri” çevresine yerleştirilmiştir.
Barak, Araplı ve Çağırganlı Aşiretleri: “Remman Nehri” çevresine.
Musahacılı-beyli Aşireti: Bu aşirete mensup bazı taifelerin “Huneyze Nehri” boylarına, 150 hanesinin de “Rakka-Harran yöresi Colap Nehri” çevresine.
Kabasakal Aşireti: Bu aşirete bağlı taifeler “Debs Ali Atiyik Nehri” çevresine.
Çecelü Aşireti; “Cedid Nehri” boylarına.
Tat-lu, Acurlu, Güne, Çepni, Kılıçlı, Kazlu, Tuğlu, Elçi, Kubaş Aşiretleri: “Colap Nehri” çevresine.
İzzettünlü, Köçeklü, Avşar, Anterli, Ömerlü, Karaca, Şereflü Aşiretleri: Rakka’nın muhtelif yerlerine.
Acurlu Aşireti: Kılıçviran, Mağaracık, Özerlik, Surceviran, Yenidoruç ve Gedik Köylerine.
Kılıçbeyli ve Alibeyli Aşiretleri: Bazı taifeleri “Behil Nehri” bölgesine.
Silsüpür Aşireti: Bu aşiret önceleri “Behil Nehri” kıyısına.
Dokuz-Topuz Aşireti: Rakka’nın muhtelif yerlerine.
Mamalı Cemaatleri: Bu cemaat içerisinde yer alan Şarıklı, Kızıllı, Sarılı, Nefesli, Turgutlu, Kafirkıran, Ali Genam, Karacalı, Arifegazili, Kırık, Biçili, Keller, Yakuplu, Salmanfakılı Aşiretleri Rakka bölgesine.
Çarıklı ve Peçeli Aşiretleri; Pehlivanlı Aşireti Beyi Kenan Beyin sorumluluğunda gerçekleşen bu göç Rakka bölgesine yapılmıştır. Ancak, Rakka’nın yakıcı sıcağı, susuz çöllerinden çok, saldırgan ve kalabalık nüfusa sahip “Tayy ile Aneze“ adlı Arap kabileler bu aşiretlere dirlik, düzen vermemişlerdir.
Bu durumu sürgüne katılmış zamanın ozanı şu dizelerle dile getirmiştir.
Evvelce gelmişiz iskân olanda
Dağıttın Colap’ı sen Abbas Paşa
Aşiret! Siz de böyle zamana
Dağıttın Colap’ı sen Abbas Paşa.
* * *
Haydarlı, Çelebi çıksın bu yana
Arablı, Kadirli, döndü aslana
Dört çevremiz döndü kara dumana
Dağıttın Colap’ı hey Abbas Paşa
* * *
Güneşli, Ulaşlı dövüşe insin
Bayındırlı, kazlı arkada dursun
Torunla, Şark-evli hazırlık görsün
Dağıttın Colap’ı hey Abbas Paşa
* * *
Mehmed’im der ki belim büküldü
Gözüm yaşı sinelere döküldü
Dağıldı aşiretim, bendim söküldü
Dağıttın Colap’ı sen Abbas Paşa..
Bu sürgüne katılan aşiretler, daha sonraları yörenin iklim şartları, Arap kabilelerin baskıları ve Halep Valisi Abbas Paşa‘nın Arap kabilelerin yanında yer alarak zulüm yapması gibi pek çok olumsuz şartlarla karşılaşmışlardır. Bu aşiretlerin bir kısmı oraları terk ederek çevre il ve ilçelere, bir kısmının Anadolu içlerine doğru gelerek Karaman, Kütahya dolaylarına, bir kısmında ata yurtlarına geri dönüp Ankara, Çorum, Yozgat, Çankırı, Kırşehir yörelerine yerleştikleri belirtilmektedir.
Rakka’da yaşadığı bu olumsuzluk durumunu şair şöyle dile getirmektedir.
Rakka çöllerinden gelen gaziler
Rakka’nın da gonca gülü soldu mu?
Yeniden bir haber duydum oradan
Cerid Bekir öldü derler öldü mü?
* * *
Cerid Bekir öldü ise kırıldı kilit
Yolumuza çöktü bir kara bulut
Gördülü Kerem’le Bayındır Halit
Kolu bağlı cellatlara vardı mı?
* * *
Kul Sadun’um derki bulamadık vefa
Hükmümüz geçerdi şol kaftan kafa
Ulaşlı oğlu Hacı Mustafa
Alayları bölük bölük böldü mü?”
XVII. Yüzyılın sonlarında başlayan ve yüz yıl sürdüğü belirtilen bu zorunlu göçle yöreden ayrılmış ahali başta, “Kara Hisâr-ı Demürlü, Çankırı Keskin’i, Tabanlı, İneballı, Kalınsaz, Konur, Çiçekdağı, Salmanlı-Sülaymanlı, Deliceözü, Katar Kazaları” olmak üzere yüzlerce yerleşim yerini boşlatmış ve lağv edilmesine neden olmuştur.
Seksen dört bin çadır Türkmen’in katıldığı belirtilen bu iskanla Rakka yöresine yerleştirilmiş aşiretlerin günümüzdeki adı, yerleştiği yeri hakkında derli toplu akademik bir çalışma henüz yapılmamıştır. “Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Kilis, Suriye, Batman, Adıyaman, Mardin” yöresini içerisine alan iskan bölgesine yerleştirilen seksen dört bin Türkmen ailenin akıbeti tam olarak bilinememektedir.
Bu ailelerin önemli bir kısmı aradan geçen uzun süre içerisinde adını, yerleşim yerini, ağız-aksanını değiştirdiği ve dolayısıyla tarih sahnesinde kaybolmak üzere olduğu bir gerçektir. İlmi ve kapsamlı olmamakla birlikte söz konusu bölgeye ilişkin yaptığımız çok küçük bir araştırmada, “Çorum, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Çankırı” yöresinde kurulmuş ve söz konusu iskanla boşalmış yerleşim yerleri ile XVIII. Yüzyıldan sonra Rakka ve civarında kurulmuş yerleşim yerlerinde aynilik görülmektedir.
“Acar, Ağcalı, Ahmetli, Akkeçi, Aktaş, Akbaş, Alagöz, Alibey, Alimli, Atalar, Ballı, Ballıbaba, Ballıca, Bayındır, Belen, Belenli, Belpınar, Bozok, Budak-lı, Çağıl, Çakallı, Çamurlu, Çardak, Çatak, Çavuşlu, Çavlı, Çepni, Çiçekköy, Çiçekli, Dedeköy, Deliler, Demirtaş, Derbent, Dikmence, Duraklı, Evciler, Gelincik, Göçeri, Göllü, Güllüce, Akbudak, Fakılı, Noğay, Alaca, Deliosman, Kozlu, Gündoğan, Güneşli, İlbeyli, İkizce, İkizköy, Kalecik, Kaman, Kamberli, Karababa, Karabıyık, Karabudak, Karaca, Karacaören, Karademir, Karadibek, Karağaç, Karagöz, Karamusa, Karahisar, Karakaş, Karalar, Karasungur, Karataş, Kargalı, Kargılı, Karpuzlu, Kazancı, Kavurga, Kayı, Keçeli, Keleş, Kevenci, Kılıçören, Koçak, Koçubaba, Koçhisar, Konur, Kozan, Köşker, Kulaksız, Yazır, Kurbağalı, Kütüklü, Musabeyli, Oğuz, Sabırlı, Salman-lı, Saraycık, Sargın, Sarışeyh, Sevindik, Solmaz, Şerefli, Şeyhler, Tanrıverdi, Tatlı, Tatburcu, Toklu, Toraman, Tosun, Tülüce, Tülek, Uğurlu, Ulaş, Yalnızağaç, Yamanlar, Yenice, Zincirli, Ziyaret köy ve şehirleri” örneklerdendir.
Günümüzde, Güney ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşamlarını sürdüren bu aşiretler “Zaza ve Kurmaçi” adıyla anılan guruplar (federasyon) içerisinde hareket etmektedirler. XVIII. Yüzyılda yöreden göçürülmüş aşiretlere bağlı bazı taifelerin daha sonraki yıllarda iskan bölgelerini terk edip “Gümüşhane, Elazığ, Tunceli, Siirt, Malatya, Erzurum, Trabzon” gibi komşu illere dağıldığı, bazılarının da ata diyarlarına geri döndükleri anlaşılır.
Bulara örnek, Gümüşhane yöresinde yaşayan “Sungurlu” soyadı almış oymak; bunun uzantısı olduğu anlaşılan Trabzon İli Arşin İlçesi Gölcük Köyü ve Yomra İlçesi merkezinde yaşayan “Sungur-oğlu” soyadları almış oymaklar ile yine Gümüşhane güzergahını izleyerek Trabzon İli Of İlçesi mıntıkasına yerleşmiş “Çakır-oğlu Aşireti” üyeleri verilebilir.
Rakka’ya sürülmüş olan bu aşiretlerin köy adları, yapı kalıntıları, mezarlıkları, dağ, ova, arazi adları halen güncelliğini korumakta, bu sürgün olayı yöre insanı ağzında şiir, destan ve hikayeleşmiş olarak halen canlılığını korumaktadır.
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atı yakın eder uzağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Yukarıda örneklerini vermeye çalıştığımız gibi XVIII. Yüzyılda Anadolu’dan Rakka’ya zorunlu bir iskan yaşanmıştır. Bu iskana katılmış ve yöreye yerleşmiş aşiretler, “Zaza, Kurmançi” gibi isimlerle daha güçlü birliktelik (federasyon) lar içerisinde yer alarak günümüze kadar süre gelmiştir.
Adı geçen federasyonları oluşturan aşiretlerle, Orta Anadolu’dan bölgeye sürülen aşiretleri incelediğimizde bu apaçık görülmekte, dolayı ile günümüzde “Zaza, Kurmançi, Kürt, Arap, Acem”, gibi adlarla andığımız aşiretlerin önemli bir kısmı Orta Anadolu kökenli ve Rakka Sürgünü ile yöreye yerleştirilmiş Türkmen Aşiretleri olduğu anlaşılmaktadır. Buna, başka anlam yükleyip, farklı yorumlar yapmak insanın ilme ve atalarına vefasızlığından başka bir şey değildir.
Ayrıca, söz konusu yıllarda yöreden pek çok sayıda aşiret zorunlu iskana tabii tutulup Anadolu’nun değişik yörelerine yerleştirilmişler ve bunlardan boşalan köy ve arazilere başka bölgelerden getirilen aşiretler yerleştirilmişlerdir.
Konu ile ilgili kaynak bilgi,
“ÇORUM, YOZGAT, KIRIKKALE, KIRŞEHİR, ÇANKIRI YÖRESİNDE OĞUZ BOYLARI” adlı eserimizde verilmiştir. Bakınız.